HANNA

 

HANNA. Fragmanı oldukça dikkat çeken, posteri bir çift gökyüzüne sahipmişcesine içinize işleyen, ‘bu film ne anlatıyo ola ki?’ benzeri soruları akla getiren, beklenen, beklendiğine değecek olduğuna inanılan bir garip film. Sadece Eric BANA için ya da sadece Cate Blanchett için izlenesi bir film.

BANA’yı Troy’da keşfetmiş, araştırdıkça daha önceden bildiğimi öğrenmiş ve daha da beğenmiştim. Adamın farklı bir çekiciliği var. Hani bazı adamlar yakışıklı olmaz ama cazibesinden kurtulamazsın ya, üstüne bir de güzel bir gülüş eklenir ya, hani, hani çarşamba sanarsında cuma çıkar ya… 😀

BANA bazı örgütler tarafından aranmakta olan, dağın başına çekilmiş ve kızını bütün doğa şartlarına uyum sağlayabilecek şekilde yetiştiren bir adamdır. Bir amaç vardır; hayatta kal. Bir yan amaç vardır; öldür. Fragmanı izlerken konunun eski zamanlarda geçtiğini sanmış, şimdiki zamanda geçtiğini gördüğümde şok olmuştum. Başarılı bir yönetmenin eline ilginç bir senaryo geçmiş, güzel bir iş olmuş. Joe WRIGHT, Soloist, Pride and Prejudice, Atonement filmlerinin altına imza atan adam. Bir yönetmen olarak bu filmde de başarılı olduğunu düşünüyorum.

Saorise Ronan, karaktere tam oturmuş. Karakterimiz, fragmandan anladığım kadarı ile, yalnız bir çocukluk geçiren, ki hayatta başınıza gelebilecek en kötü olaylardandır bu, babası tarafından suikastçi olarak yetiştirilen, arada argo ile 49’a bağlayan ( akıl hastanelerinde  ceza ehliyeti olmayan hastalara verilen raporun kodu 49’dur. bu nedenle çıldırmaya halk arasında ’49!a bağlanmak’ derler.) ilginç bir kızdır. Amacı bir kadını öldürmektir. Babası ile garip bir ilişkisi vardır.

Bu arada Haşhaşinlere, insanlık tarihine suikastçileri kazandırdıkları ve bir çok filmin senaryosuna katkıda bulundukları için değinmeden yapamayacağım. Hasan Sabbah, sen olmsaydın filmler bir kuru kalırdı sanki 🙂 Konuyu çok dağıttık.

Hanna, bir çok açıdan beklediğim ve merak ettiğim bir film.

HANNA, BEKLENTİYE GİRDİĞİM VE TAKİP ETTİĞİM FİLMLER BENİ ÇOĞUNLUKLA ÜZÜYOR. SEN BİR İSTİSNA YAP.